Avrupa’da Gıda Enflasyonu Bütçeleri Zorluyor, Tüketici Alışkanlıklarını Değiştiriyor

Özet
Avrupa’da gıda enflasyonu hane halkının alım gücünü zayıflatıyor, bu da beslenme tercihlerini ve perakende alışkanlıklarını değiştiriyor. Et, süt ve tereyağı gibi ürünlerin fiyatları ciddi biçimde artarken, zeytinyağı fiyatlarındaki yükseliş çok daha yüksek seviyelere ulaştı. Tüketiciler daha uygun fiyatlı seçenekler olarak market markalı ürünlere ve indirimli zeytinyağına yöneliyor. Bu durum, kaliteli üretim yapan üreticiler için sürdürülebilirlik ve ürün kalitesini koruma konusunda kaygılar yaratıyor.

__________________________________________________________________________

Avrupa genelinde gıda enflasyonu, hane halkının alım gücünü zayıflatıyor; beslenme düzenlerini değiştiriyor ve perakende piyasalarında yapısal dönüşümlere yol açıyor.

Son yıllarda gıda fiyatları, genel enflasyondan çok daha hızlı artarak hane bütçeleri üzerinde baskı oluşturdu. Bu durum, market markalı ürünler ve indirimli zeytinyağı da dahil olmak üzere daha uygun fiyatlı alternatiflere olan talebi artırdı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) analistlerine göre, tüketiciler bugün pandemi öncesine kıyasla öğünleri için yaklaşık üçte bir daha fazla ödeme yapıyor. ECB uzmanları Elena Bobeica, Gerrit Koester ve Christiane Nickel, ECB blogunda yayımlanan yazılarında şunları belirtti:
“Et fiyatları (…) 2019 sonuna kıyasla artık yüzde 30’un üzerinde artmış durumda. Buna karşılık süt fiyatları yaklaşık yüzde 40, tereyağı fiyatları ise pandemi öncesi seviyelere göre yaklaşık yüzde 50 oranında yükseldi.”

Kahve, zeytinyağı, kakao ve çikolata fiyatları ise çok daha fazla arttı,” ifadelerine yer verdiler.

Analistler, genel enflasyonun yüzde 2 seviyelerine gerilemesine karşın gıda enflasyonunun hâlâ belirgin biçimde yüksek seyrettiğini ve bu iki oran arasındaki farkın Avrupa Birliği tarihinde şimdiye kadar görülen en geniş makas olduğunu vurguladı.

Bu ayrışmanın birkaç yıla yayılan kalıcı bir nitelik taşıdığı ve en çok da dar gelirli haneleri etkilediği ifade edildi. ECB blogunda şu açıklama yer aldı: “Bu aileler için her gün sofraya yemek koymak, gelirlerinin çok daha büyük bir kısmını tüketiyor.”

2019–2025 yılları arasında AB genelinde zeytinyağı fiyatları yaklaşık yüzde 50 oranında artarken, bazı pazarlarda bu artış çok daha keskin yaşandı. Birleşik Krallık’ta resmi istatistiklere göre, 2019–2024 döneminde zeytinyağı perakende fiyatları iki katına çıkarak yüzde 113 oranında yükseldi. Bölgesel farklılıklar ise keskinliğini koruyor.

Baltık bölgesi ülkelerinde gıda fiyat enflasyonu yüzde 50’nin üzerine çıkarken, Kuzey Avrupa’da artışlar yüzde 30’un üzerinde kaydedildi. Güney Avrupa da sert yükselişlerle karşılaştı: İspanya (+%34), Portekiz (+%32), Hırvatistan (+%47) ve Slovenya (+%39). Yunanistan (+%30) ve İtalya’da (+%28) oranlar biraz daha düşük seviyelerde gerçekleşti. Yalnızca Fransa, İrlanda ve Finlandiya gıda enflasyonunu yüzde 28’in altında tutabildi. ECB, bu fiyat artışlarını ekonomik sarsıntıların ve yapısal baskıların birleşimine bağladı.

COVID-19 pandemisi ve Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaş, tedarik zincirlerini bozarak girdi maliyetlerini yükseltti. Aynı zamanda, yapısal faktörler gıda piyasalarını yeniden şekillendiriyor: yükselen gelirler, özellikle gelişmekte olan ekonomilerde tarımsal ürünlere olan küresel talebi artırırken; AB tarımı, diğer sektörlere kıyasla verimlilik artışında geride kalıyor ve iklim değişikliği arzı daraltıyor.

“ECB, iklim değişikliğinin giderek daha belirleyici bir etken hâline geldiğini ve aşırı hava olaylarının tedarik zincirini sık sık aksattığını vurguladı.”

Zeytinyağı özelinde, 2022 ve 2023 yıllarında Güney İspanya’daki uzun süreli kuraklıklar, fiyat artışlarının arkasındaki belirleyici faktörlerden biri oldu.

Tüketiciler bu baskıları hissetmeye başladı. McKinsey’in “State of Grocery Retail Europe 2025” raporu, alışveriş yapanların daha uygun fiyatlı ürünlere yöneldiğini ortaya koyuyor.

Süpermarketler, özellikle Orta, Doğu ve Güney Avrupa’da geleneksel küçük mağazalara karşı pazar payı kazanırken, market markalı ürünler hızla yaygınlaşıyor. Tüketicilerin yaklaşık yüzde 84’ü, alım güçleri normale dönse bile market markalı ürünleri satın almaya devam edeceklerini belirtiyor.

Zeytinyağı da bu gelişmelerden etkileniyor. Son on yılda, market markalı ürünlerin yayılımı bu kategoride de sağlam bir şekilde arttı.

Perakendecilerin fiyat ve algı üzerinde kurduğu hakimiyet, promosyonlar ve indirim kampanyaları aracılığıyla pekiştirildi ve hanelerin zeytinyağı tüketim alışkanlıklarını şekillendirdi.

Hollanda hükümetine bağlı Gelişmekte Olan Ülkelerden İthalatı Teşvik Merkezi (CBI) tarafından 2024 yılında yapılan bir çalışma, bu eğilimin gücünü ortaya koydu.

Çalışma, AB dışı üreticilerin, ana akım Avrupa perakende piyasalarında kendi markalarıyla zeytinyağı satma şanslarının oldukça sınırlı olduğunu; zira raflarda market markalı ürünlerin baskın olduğunu belirtti.

CBI ayrıca, “…’de şişelenmiştir” veya “…menşeli ürün” gibi etiketleme kurallarının menşei beyanında bir miktar esneklik sağladığını ve bunun da perakendecilerin kontrolünü güçlendirdiğini kaydetti.

Fiyat artışları nedeniyle sıkışan tüketiciler için market markaları ve indirimli zeytinyağları doğal bir tercih hâline geliyor.

Ancak bu eğilim, kaliteli üreticiler arasında kaygılara yol açıyor.

Assitol’daki İtalyan zeytinyağı grubunun başkanı Anna Cane, Olive Oil Times’a yaptığı açıklamada, İtalya’daki tüketicilerin zeytinyağı tercihlerini değerlendirirken öncelikle sürdürülebilirlik ve ürün kalitesini önemsediklerini söylerken, ürün satın alımlarına bakıldığında genellikle en ucuz seçeneği tercih ettiklerini belirtti.

Fiyatların belirleyici rol oynamasına rağmen, sağlık ve sürdürülebilirlik bilinci hâlâ uzun vadeli tercihler için fırsatlar sunuyor.

Journal of Agriculture and Food Research dergisinde yayımlanan yakın tarihli bir araştırma, Avrupa-Akdeniz bölgesindeki beş ülkedeki tüketicilerin yaklaşık dörtte üçünün, pestisit kullanımını azaltarak üretilen sızma zeytinyağı için %25’e kadar ek prim ödemeye istekli olduğunu ortaya koydu.

Araştırmacılar, çevresel farkındalık, sağlık endişeleri ve hane gelirinin, bu ürünlere yapılacak harcamaları güçlü biçimde şekillendirdiğini tespit etti.

AB, pestisit kullanımını azaltmayı hedeflerken, tüketicilerin çevre dostu ürünler için ödedikleri daha yüksek fiyatlar sürdürülebilir tarımı destekleyebilir.

Ancak çalışma, gelirin hâlâ belirleyici faktör olduğunu da vurguladı: Haneler maddi olarak sıkışık hissederse, kalite odaklı seçimler ilk olarak fedakarlık yapılan alan oluyor.

2019–2025 döneminde, Avrupa’daki hane halkları alım güçlerinde önemli dalgalanmalar yaşadı.

2022’deki enflasyon artışı sırasında, gıda ve enerji fiyatlarının ücret artışlarını aşması nedeniyle reel gelirler düşüş gösterdi. O tarihten bu yana, artan ücretler ve devlet destekleri reel gelirleri kısmen toparladı; ECB, 2022 ortası ile 2024 ortası arasında yaklaşık %3,8’lik bir toparlanma öngörüyor. Buna karşın toparlanma ülkeler arasında eşit değil, tasarruf oranları hâlâ yüksek ve tüketim artışı sınırlı seviyede seyrediyor.

Akdeniz ülkelerinde, zeytinyağı tüketimi kültürel olarak dirençli kalmaya devam ediyor. İspanya Tarım Balıkçılık ve Gıda Bakanlığı verileri, düşük gelirli ailelerin bile zeytinyağından nadiren vazgeçtiğini gösteriyor. Bunun yerine tüketim miktarını azaltıyor, karışım ürünlere yöneliyor veya market markalı ürünlere başvuruyorlar.

İtalya’da ISTAT’ın tüketim verileri de benzer eğilimleri ortaya koyuyor. Buna karşılık, Kuzey Avrupa’da zeytinyağı fiyatlarındaki artış, tüketicilerin diğer yağlara yönelmesine yol açma riski taşıyor ve bu durum ithalat dinamiklerini değiştirebilir.

 

Çeviri Kaynağı: https://www.oliveoiltimes.com/business/food-inflation-in-europe-squeezes-budgets-shifts-consumer-habits/141882

Diğer Yazılar